Haksız Tutuklamalara Karşı Sessiz Kalmıyoruz

Haksız Tutuklamalara Karşı Sessiz Kalmıyoruz
Bu yazıyı paylaş

Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yöneten işbirlikçi burjuva rejimin, işgal altındaki kuzeyde Rumlara ait taşınmazları yasa dışı şekilde pazarlayan fırsatçı tüccar ve emlakçılara yönelik olarak ‘hukuk’ alanında attığını iddia ettiği adımlara misilleme olarak, işgal otoritelerinin beş Kıbrıslı Rum vatandaşı düzmece gerekçelerle tutuklamasını şiddetle kınıyoruz.

Bu tutuklamalar, siyasi amaçlı ve açık bir yıldırma politikasıdır. Kıbrıs’ın kuzeyinde, işgal altındaki topraklarda yaşanan bu gelişmeler, sadece insan haklarını değil, aynı zamanda hukukun evrensel ilkelerini de hiçe saymaktadır. Uluslararası hukuk çerçevesinde hiçbir meşruiyeti olmayan bir rejimin, bu tarz siyasi güdümlü adımlarla Kıbrıslı yurttaşları hedef alması asla kabul edilemez.

Kıbrıs’ın kuzeyinde, işgal altındaki topraklarda yaşanan bu gelişmeler, sadece insan haklarını değil, aynı zamanda hukukun evrensel ilkelerini de hiçe saymaktadır. Yeni bir Çakurmas vakasına asla göz yummayacağız!

Bu tutuklamalar, siyasi saiklerle gerçekleştirilen, hukuk dışı ve keyfi uygulamalardır. İnsan haklarına, ifade özgürlüğüne ve seyahat hakkına açıkça saldırıdır. Uluslararası hukukla hiçbir meşruiyeti olmayan işgal rejiminin, siyasi kazanım elde etmek uğruna sivil yurttaşları hedef alması asla kabul edilemez.

Öte yandan, bu hukuksuzluklar karşısında, bazı sözde “sol” örgütlerin çıkıp “KKTC’de yargı bağımsızlığına gölge düşürüldüğünü” dile getirerek sistem içi çözümler üretme çabaları da dikkat çekicidir. Bu tür açıklamalar, işgalin ve ona bağlı yapının doğasını görmezden gelmekte, burjuva devlet yapılarında gerçek anlamda bağımsız bir yargının zaten mümkün olmadığı gerçeğini perdelemektedir.

İşgal altındaki coğrafyada kurulan sözde yargı mekanizması ne tarafsızdır ne de bağımsızdır. Bu mekanizma, işgalin sürdürülmesini sağlayan ve onu meşrulaştırmaya çalışan siyasal yapının bir parçasıdır. Yargının bağımsızlığı ancak demokratik, birleşik ve özgür bir Kıbrıs’ta, halkların iradesine dayanan bir düzende mümkün olabilir.

Öte yandan Kıbrıs Cumhuriyeti yönetimlerinin de gerek Kıbrıs yasalarını gerekse uluslararası hukuku işlerine geldiği gibi, ayrımcı ve istismarcı bir şekilde kullandıkları da görmezden gelinemez. Kıbrıs Rum liderliği Kıbrıs cumhuriyeti anayasasını ve yasalarını vatandaşlarının etnik kökenlerine göre farklı, ayırımcı ve ayrılıkçı bir zihniyetle uygulamaktadır. Kıbrıslı Türklerin vatandaşlık haklarını çiğneyen Kıbrıs Rum liderliği, Kıbrıslı Türklerin Güneyde bıraktığı mülklerle ilgili olarak da birçok yolsuzluk ve çirkefe bulaşmış durumdadır. Cumhuriyetin kontrolü altındaki bölgelerden şiddet ve tehditle kuzeye göçmeye zorlanan Kıbrıslı Türklerin mülkiyetleriyle ilgili cumhuriyet makamları tarafından bugüne dek hiçbir somut önlem alınmamıştır. Buna rağmen Kıbrıslı Rumların Kuzeydeki işgal rejimi tarafından gasp edilmiş mülkleri için uluslararası kabul gören mal tazmin komisyonu üzerinden hukuki alanda mücadele etmek yerine, tamamıyla siyasi olan bu sorunu bireyler üzerinden ve bireyleri terörize ederek çözmeye çalışmaktadır. Bu tavır, karşılıklı olarak kısasa kısas mantığıyla hareket eden ve sıradan bireylerin mağduriyetine yol açan karşılıklı bir devlet terörüne dönüşme yönelimi taşımaktadır ve Kıbrıs sorununu daha da içinden çıkılmaz bir kördüğüme dönüştürmekten başka bir fayda sağlamayacaktır.

Halklarımızı, bu tür hukuksuz uygulamalara karşı sessiz kalmamaya, dayanışmayı büyütmeye, hem işgalin tüm araçlarıyla birlikte teşhir edilmesi hem de milliyetçi şovenist, ayrılıkçı Kıbrıs Rum liderliğinin yasadışılıklarına karşı birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.

Adalet, barış ve özgürlük ancak halkların ortak mücadelesiyle kazanılır.

Kıbrıs Sosyalist Partisi

Merkez Komitesi

04/08/2025


Bu yazıyı paylaş

admin

İLGİLİ PAYLAŞIMLAR

Bunu da okuyabilirsiniz x