Tek partili yönetimler, askeri darbe ve militarist rejimler sayesinde, kuruluşundan bu yana geçen yüz yıla yakın sürede, günümüzde tamamen demokratikliğini yitirmiş olan temsili demokrasiyi bile yaşayamayan Türkiye Cumhuriyeti yeni bir baskı rejimi dönemine girdi.
Önce Fethullah Gülen’e mal edilen ve doğruluğu sorgulanır 15 Temmuz Darbesi, ardından da baştan aşağı anti-demokratik ve oyunlarla dolu sahte bir referandumdan sonra tek adam yönetimine hazırlanan Türkiye’de halen AKP gericiliği tarafından ilan edilen Olağanüstü Hal yönetimi yürürlüktedir.
Olağanüstü hal demek her türlü ifade özgürlüğünün ortadan kaldırılması, hukukun tamamen göz ardı edilmesi, insanların sorgusuz sualsiz kodeslere tıkılması demektir. Bu rejim tepeden tırnağa faşist bir rejimdir. Buna karşı Türkiye’nin tüm ilerici demokrat çevreleri ve emekçileri mücadele ve direniş için harekete geçtiler.
“OHAL kaldırılsın, işten atılan ve açığa alınan devrimci demokrat kamu emekçileri işe iade edilsin, keyfi hukuksuz işten atmalara son verilsin, 13 bin ÖYP’li araştırma görevlisinin kadro güvencesi geri verilsin. İş güvencesi olmadan bilim yapılamaz, tüm eğitim ve bilim emekçileri için iş güvencesi istiyoruz” diye eylem yaptılar gerekçesiyle binlerce memur ve öğretmen işlerinden uzaklaştırıldılar, açığa alındılar. Bunlardan 37’si intihar etti, bir kısmı alakasız işlere girdi ve hatta buralarda iş kazalarında hayatını kaybetti.
Kıbrıs Sosyalist Partisi olarak bu faşist uygulamaları şiddetle kınarken, bu mücadeleye destek vermek amacıyla Türkiye’de açlık grevi ile direnen öğretmenlere ve onlara Kıbrıs’ta destek veren Boran Kültür Merkezi ve DAÜ-SEN üyelerinin bu onurlu davranışlarını desteklediğini belirterek, tüm direnişçilerle dayanışma içinde olacağımızı ilan ederiz.