Akıncı – Anastasiades görüşmeleri çıkmaza girmiş! Biri Cenevre’de devam edelim diyormuş öteki ise Cenevre’ye gitmeden önce bazı önemli pürüzleri temizleyelim ve Cenevre’ye öyle gidelim diyormuş. Kıbrıs’ın her iki tarafındaki halk ve emekçiler için bu gelişme sürpriz olmadı. Halka önce güçlü ümitler vermek ve sonra da hayal kırıklığına uğratmak 50 yıldan beri süregelen bir gelenek! Şov devam ediyor. Ne yazık ki ülkemizdeki küçük burjuva partiler dâhil burjuvazinin tüm kesimleri bu şovun sürmesine seyirci kalıyor. Hiçbirinin rahatsızlığı yok!
Görüşmeler kapalı kapılar ardında değil kamuoyu önünde en açık bir şekilde sürdürülmelidir. Tarafların önerilerini, kimin ne dediğini halkımız anında bilmelidir. Hatta meclis oturumlarında olduğu gibi görüşmeler canlı yayın kameralarının önünde yürütülmelidir. Kıbrıs’ın mağdur halkı şunu bilmelidir ki Anglo Amerikan emperyalizmi Kıbrıs’ın bölünmüş kalmasını tercih etmektedir. Bu yüzden Kıbrıs sorunu görüşmeler yoluyla çözümlenemeyecektir. Güney Kıbrıs’ı yönetenler de kuzey Kıbrıs’ı yönetenler de Anglo Amerikan emperyalizminin bu bölünmüş, iki bölgeli Kıbrıs politikasını benimsemektedir. Kıbrıs Rum burjuvazisi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin anayasası ve yasalarını çalıştırsa bu oyunu bozabilir. Ancak onlar da Yunanistan hâkim sınıfları da en az Türkiye’ye hâkim güçler ve Kıbrıslı Türk işbirlikçileri kadar bölünmeden, taksimden yanadır
BM gözetiminde toplumlararası görüşmelerin artık düzmece olduğu iyice açığa çıkmıştır. Bu görüşmelerden sonuç elde etmek mümkün değildir. Kıbrıs’ta barış sağlamanın bir tek yolu kalmıştır; Kıbrıs’ın her iki tarafında emekçi halk kitlelerinin önderliğin de, mevcut duruma tepki duyan herkesin emperyalizme karşı güç birliği içinde mücadelesi! Ülkemizde emperyalist güçleri söküp atmadan barışı sağlamamız mümkün değildir. Bunun için Türkiye’nin ve Yunanistan’ın emekçi halk kitlelerinin de desteğine ihtiyacımız vardır.
Emperyalizme karşı mücadelede iki seçeneğimiz vardır. Birincisi Kıbrıs sosyalist partisinin önerdiği Anti Emperyalist Birleşik Cephe’de güçlerimizi bir araya getirerek emperyalizme karşı dolaysız olarak mücadele etmek. İkinci yöntem olarak ise partimizin geçmişte defalarca kabul edilmesi halinde destek vereceğini açıkça beyan ettiği ülkemizdeki tüm barış güçlerinin işbirliğidir.
Bu öneriye göre ‘barış’ denince mangalda kül bırakmayan ve kendilerini ‘sol’ un en kitlesel partileri olarak gösteren AKEL ve CTP’nin önce kendi aralarında çözümün bütün parametrelerinde anlaşmaları ve bu anlaşmayı Birleşmiş Milletlere sunarak Kıbrıs’ta yaşayan halkın ezici çoğunluğunun isteklerini yansıtan bu anlaşmayı, taraf olan tüm güçlerin kabul etmesi ve imzalamaları için mücadele etmek!
Ne yazık ki ülkemizde etkin olan tüm barış güçleri, (bunlara KSP dışındaki tüm sol partiler , iki toplumlu barış inisiyatifi, sendikalar da dahil) BM tarafından, yani sorunu yaratan emperyalist güçler tarafından sürdürülen sözde barış girişimleri ve toplumlararası barış görüşmelerinin peşinde sürüklenmekte ama halkımızın bağrından kopabilecek gerçek bir barış anlaşmasını Birleşmiş Milletlere ve tüm emperyalist güçlere dayatmaya yanaşmamaktadırlar.
Yapılan barış mitinglerinde taraflar bir yandan kendi burjuva liderliklerinin borazanlığını yaparken öte yandan da barış ister rolü oynamaktadırlar. Böylesi mitinglere katılan CTP garantörlü barış isterken, AKEL de garantörsüz barış talep etmektedir. Bu akla uygun bir tavır değildir. Liderlerin mevcut statükoya bağlı pozisyonlarını koruyarak barışa destek vermek mümkün değildir. Bu ikiyüzlülükten başka bir şey değildir.
Mevcut politikalarıyla CTP, TDP, TKP, AKEL ve diğer burjuva partiler aslında barışa destek vermiyorlar. Barışmaya, Kıbrıs sorununu çözmeye niyeti olmayan emperyalist güçlerin ve onların işbirlikçisi yerel burjuvazinin elini güçlendiriyorlar!
Kıbrıs’a barış ancak Kıbrıs’ın iki tarafındaki emekçi halk kitlelerinin güç birliği içinde mücadelesiyle gelecektir. Sahte solculara, sahte barış yanlılarına karşı mücadele etmeden, onların ikiyüzlülüklerini ve ihanetlerini teşhir etmeden barış mücadelesinde başarı kazanmamız olanaksızdır. Anti-emperyalist birleşik cephe içinde güçlerimizi birleştirmeyi başaramazsak sürekli aldatılacak, ihanete uğrayacak ve hayal kırıklıkları yaşayacağız. Kıbrıs’ın emekçi halkı çaresiz değildir. Çare inançla mücadelededir. Çare anti-emperyalist birleşik cephemizi örgütlememizdedir. Ancak böyle bir örgütlü mücadele adamıza barış halkımıza huzur getirecektir.
Mehmet Birinci
KSP Genel Sekreteri