Stalin’in 67. Ölüm yıldönümü dolayısıyla anma etkinliği

Stalin’in 67. Ölüm yıldönümü dolayısıyla anma etkinliği
Bu yazıyı paylaş

Joseph Visarinoviç Stalin 18 Aralık 1878 tarihi,nde Gürcistan’da fakir bir ailenin çocuğu olarak doğdu. 5 mart 1953 tarihinde Moskova’da SBKP’nin Genel Sekreteri ve SSCB hükümet başkanı olduğu sırada öldü.

Stalin Marxizm ile 19 yaşında, ruhban okulunda öğrenci iken, Karl Marx’ın Kapital’ini okuyarak tanıştı. 1899 yılında okuldan ayrıldı ve kendini tamamen devrimci mücadeleye adadı. 1901 yılında RSDİP’nin Tiflis Komitesine seçildi. 1905 yılında Gürcü Bolşeviklerin temsilcisi olarak Tempere kentinde gerçekleştirilen RSDİP Bolşevik konferansına katıldı ve burada ilk kez Lenin ile tanıştı. Bu andan itibaren de Lenin’in en büyük öğrencisi, destekçisi, şaşmaz takipçisi ve yoldaşı oldu. Devrime kadar Bolşevik devrimci mücadelenin bir er gibi, banka soymak dahil en güç pratik eylemlerinde ve menşevizme, oportünizme karşı yürütülen teorik ve ideolojik mücadelede en önde yer aldı. 1912’yılında RSDİP’nin merkez komitesine seçildi ve ölümüne kadar bu görevi sürdürdü. Şubat Devrimi esnasında sürgünde olan Stalin, Çarın devrilmesi üzerine Petrograd’a geçmeyi başardı ve burada Petrograd Sovyeti Yürütme Kuruluna Bolşeviklerin temsilcisi olarak seçildi. Temmuz ayında Geçici hükümetin Lenin’i öldüreceği bilgisi üzerine Lenin tekrar sürgüne gidince Parti’nin pratik önderliğini Stalin üstlendi ve Lenin’in Nisan Tezlerinde çizdiği planı uygulamak için önce Parti MK’sını ve kadrolarını ikna etmek ve aynı zamanda gereken pratik sorunları çözmek için mücadele verdi. 10 Ekim’de Lenin’in tekrar Petrogra’da dönüp başkanlık ettiği  MK toplantısında Geçici Hükümetin devrilmesi ve Sovyet iktidarının kurulması kararı çıktı.

Devrimden sonra Sovyet iktidarının kurulması için gerek burjuva unsurlara gerekse parti içindeki ve devrimci saflardaki oportünist akımlara karşı verilen mücadelede Stalin Lenin’in yanında durdu ve en büyük destekçisi oldu. 1918’de başlayan iç savaşta güney cephesinde Kızıl Birliklerin komutanı olarak Karşı devrimci beyaz güçlerin yenilmesinde önemli rol oynadı.

Stalin 1919 yılında kurulan KE’in ilk toplantısında Lenin ile birlikte yer aldı. 1920’de İşçiler ve Köylüler Müfettişliği başkanlığına atandı. 1921 de Milliyetlerin Halk Komiseri olarak, ulusların, ulusal toplulukların ve etnik gurupların kendilerini özgürce ifade edebilecekleri otonom cumhuriyetlerin kurulmasını sağladı. Kafkaslarda yer alan ve Gürcü sorunu olarak bilinen, Gürcüler, Abazalar, Osetler, Ermeniler, Azeriler arasındaki etnik sorunların giderilmesinde büyük rol oynadı.

1922 yılında Lenin ağır bir felç geçirip yatalak olunca en güvenilir yoldaşı Stalin’i Rusya KP’nin Genel Sekreterliğine önerdi ve Stalin bu göreve seçildi. Bu dönemde Lenin’le çalışarak sosyalist cumhuriyetlerin Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği adı altında toplanmasını gerçekleştirdiler.

1924’te Lenin’in ölümünden sonra Sovyet iktidarını egemen kılmak ve sosyalizmi inşa etmek ve uluslararası komünizmin liderliği görevi Stalin’in omuzlarına yüklendi. Lenin’in ölümünden sonra Sverdlov üniversitesinde verdiği 9 konferans “Leninizmin İlkeleri” adı altında kitaplaştırıldı. Bu belge ile Lenin’den sonra sosyalizmi inşa etme mücadelesinin yol haritası belirlenmiş oldu. Aynı zamanda bu belge ile Stalin, Lenin’in öğretilerini, siyasetini ve teorisini emperyalizm ve proleter devrimler çağının Marxizmi olarak doktrinleştirerek Leninizm olarak Marxizmin yanına eklemiş oldu.

Stalin, devrimden sonra yıkılan ekonominin yeniden toparlanması için Lenin tarafından planlanan ve uygulamaya konan ve özellikle tarımda özel mülkiyete, kapitalist üretime ve pazarlamaya izin veren YEP dönemini başarı ile yöneterek 1930’da bu dönemi sonlandırdı. MK’nın kararı ile kulaklar ve aracı tüccarlar tasfiye edildi. Tarımda büyük bir kooperatifleşme hamlesine girişildi. Stalin, Lenin’in Kooperatifleşme ile ilgili görüşlerinden hareket ederek, devlete ait Sovhoz ve köylülere ait kolhoz diye adlandırılan iki tür kooperatifleşme planladı ve örgütledi. Böylece sanayide olduğu gibi tarımda da sosyalist ekonomiye geçilmiş oldu. Bu gelişmelere karşı çıkan özellikle Buharin, Troçki ve destekçilerine karşı Stalin siyasi ve ideolojik mücadele yürüttü ve sonuçta bu unsurlar partiden tasfiye edildiler. Bu dönemle birlikte Stalin önderliğindeki parti Sovyetler Birliğinde büyük bir sanayi hamlesine girişti. Stalin yaratıcı bir şekilde Marxizm-Leninizmi bu döneme uygulayarak pratiğin yarattığı sorunları çözdü. Daha 1926’da “Leninizm Üzerine Sorular” (On Questions of Leninism) isimli çalışmasında “tek ülkede sosyalizm” önermesini Leninizmin öğretileri ışığında formüle etmişti. Buradan hareketle Sovyetler birliğinde sosyalizmi inşa etmek için gereken tüm teorik ve pratik sorunların üzerine gitti. Sosyalizmin zaferi ile toplumda sosyo-ekonomik, politik, kültürel, üretim ilişkileri ve tüm diğer toplumsal alanlarda değişiklikler yaşandı.  Stalin bu değişikliklerin yarattığı sorunların gerek teorik, gerekse pratik çözümlerini üreterek sosyalist toplumun formasyonunun tamamlanmasını sağladı. Sosyalizm milyonlarca emekçinin yaşam biçimi haline geldi. Yeni toplumsal üretim ilişkileri, yoldaşça işbirliği ve karşılıklı yardımlaşma üzerine kurulu yeni üretim ilişkileri yeni sosyalist insanı yarattı.

Leninizmin öğretilerini takip ederek, Stalin katı, bilimsel, teorik ve pratik bir sanayileşme programı uyguladı. Sanayileşme olmadan, üretimi herkesin ihtiyacına yanıt verecek seviyeye getirmeden komünizm kurulamazdı.  Stalin Sosyalist sanayileşmenin kapitalist sanayileşmeden farklı olduğunu ortaya koydu ve bunun gereklerini uyguladı. Kapitalist sanayileşme üretim araçlarının özel mülkiyet altında olması, işçilerin, emekçilerin acımasızca sömürülmesi, sömürgelerin, hammadde kaynaklarının vahşice yağmalanması sonucunda gerçekleşti. Beraberinde her geçen gün yoksullaşan kitleler ve kapitalistlerin rezerv olarak tuttuğu işsizler ordusu yarattı. Tüm bunlar kapitalist ekonomiyi sürekli krizler içerisine itti, ki bu krizler, emekçi kitlelerin acılarını ve yoksulluklarını bir o kadar daha artırdı. Sanayileşmede Sovyet modeli ise, üretim araçlarının toplumsal mülkiyetine dayanır. Sosyalist birikimin kaynakları temelinde kalkınır. Bu kaynakların planlanıp programlanması hata affetmez son derece büyük bir öneme sahipti, ki bu planlama başarı ile yürütüldü ve daha 20 yıl önce fakir köylü toplumu olan Rus toplumu Stalin yönetimindeki Sovyet iktidarı döneminde dünyanın önde gelen modern sanayi ülkesi haline geldi.

Sovyetler Birliğinde sosyalizmin zaferi, 1936 yılında Stalin önderliğinde hazırlanan “SSCB’nin Anayasası”nın kabulü ile yasal tescili gerçekleşmiş oldu. Bu noktadan itibaren doğal olarak komünizme geçiş sorunu gündeme geldi. Stalin Sosyalist toplumun yasalarını açığa çıkardı. Leninizme, bu yeni şartlara göre, özellikle devletin, sınıfların, emeğin, itici güçlerin, ulusların sosyalizmde ve komünizmde konumları konusunda büyük katkısı olmuştur. Bu konudaki görüşleri “Leninizmin Sorunları” isimli kitapta toplanmıştır. Kapitalist-emperyalist kuşatma şartlarında komünizmin inşası süresince devletin korunması konusuna açılım getirmiştir. Ekonomik ve sosyal konularda komünist toplumun sorunlarına 1951’de kaleme aldığı SSCB’de sosyalizmin ekonomik sorunları ile ilgili makalelerinde, ki bu makaleler “SSCB’de Sosyalizmin Ekonomik Sorunları” adı altında kitaplaştırılmıştır, açılımlar getirmiştir. Marx, Engels ve Lenin’in öngörmesi mümkün olmayan bu gelişmelere teorik ve pratik çözümler üretmiştir.

Marx ve Engels ulusal sorunu incelerken tekelci kapitalizm öncesi çağı, burjuva-demokratik devrimleri çağını ele almışlar ve İrlanda, Polonya, Macaristan, Hindistan, Çin gibi ülkelerin ulusal kurtuluş hareketlerini incelemişlerdi. Lenin ise, Marx ve Engelsin görüşlerini emperyalizm ve proleter devrimleri çağına uygulamış ve ulusal sorunun uluslararası proletarya devriminin ve proletarya diktatörlüğünün bir sorunu olduğunu kanıtlamıştır. Uluslar ve sömürgeler sorununu emperyalizmin yıkılması sorununa bağlamıştır. Stalin ise, Marxist-Leninist görüşler ışığında ulusal sorun konusunda Bolşevik programı ortaya koymuştur. Uluslar konusundaki Marxist teoriyi geliştirmiş ve Marxist teoriye katkı yapmıştır. Ulusların kökenini, doğu ve batı uluslarının gelişme süreçlerindeki farklılıkları ortaya koymuştur. Ulusal sorunlar konusundaki çözümleri, bir Bolşevik ilkesi olan işçilerin enternasyonal birliği ilkesine büyük katkı koymuştur. Çok uluslu Sovyet sosyalist toplumunun şekillenmesine büyük katkı koymuştur. SSCB halklarının kültürel gelişimleri biçimsel olarak ulusaldır ama içerik olarak sosyalisttir tezini uygulayarak Sovyet halklarının sosyalist kültürel gelişimini gerçekleştirmiştir. Sovyet sistemi altında ulusların sıradan modern uluslar değil, sosyalist uluslar olduğunu, ulusal kültürlerinin de sıradan burjuva kültürü değil fakat sosyalist kültür olduğunu vurgulamıştır. Sosyalizmin ulusların ortadan kalkmasına yol açacağı görüşüne karşılık, Stalin, sosyalizmin sadece burjuva ulusları ortadan kaldıracağını gösterdi. Eski burjuva ulusların yıkıntıları üzerinde yeni sosyalist ulusların ortaya çıkacağını ve bu yeni ulusların burjuva uluslarda görülen uzlaşmaz sınıf çelişkilerinden arınmış olacakları için daha istikrarlı, güvenli ve güçlü olacaklarını gösterdi.

Stalin’in ulusal ve sömürgeler sorunu konusundaki teorik ve siyasi çözümleri, KE’e rehber olmuş ve KE’in bu sorun hakkındaki enternasyonal ilkelerini oluşturmuştur. Proletarya devrimi ile sömürge ve bağımlı ulus halklarının kurtuluş mücadelesinin ittifakı sorunu, bu sorunda K. partilerin strateji ve taktikleri, bu kurtuluş mücadelelerindeki proletaryanın hegemonyası sorununu, geri bıraktırılmış uluslarda, sosyalist ulusların desteği ile kapitalist aşamayı yaşamadan sosyalizme geçiş sorunlarını ele almış ve siyasi ve teorik çözümler üretmiştir. Stalin Sovyetler Birliği’nin, bu kurtuluş mücadelelerinin ve devrimci mücadelelerin zaferle sonuçlanmalarında, kesin belirleyici bir faktör olduğunu vurgulamış ve bu gerçek gerek Çin devriminde, gerekse 2.D.S. sırasında Nazizm’e karşı savaşta ve sonrasında Doğu Avrupa’daki halk demokrasilerinin kurulmasında birebir kendini kanıtlamıştır. Bu bağlamda Stalin, yalnız SSCB’nin değil fakat uluslararası proletaryanın ve Komünist hareketin de tartışmasız lideri olduğunu göstermiştir.

Stalin “Dialektik ve Tarihsel Materyalizm” isimli çalışmasında, Marxist-Leninist felsefenin açılımını ortaya koyar. Bu eser diyalektik ve tarihsel materyalizmi oldukça kapsamlı ve kompakt bir biçimde incelemiştir. Marx’ın “Kapital”, Engels’in “Anti-Dühring” ve Lenin’in “Materyalizm ve Ampirik Eleştiri” isimli eserlerinin yanında yer alır.

Stalin 2. Dünya Savaşı’nın çıkmaması, uluslararası barışın korunması için uluslararası arenada büyük bir çaba göstermiştir.  Herhangi bir savaşın eninde sonunda Sovyetler Birliğini yıkmak için bir emperyalist saldırı olarak ona yöneleceği aşikardı. Ve sonuçta Alman Nazizmi bütün savaş makinesini SB yöneltti. Sözde müttefik Anglo-Amerikan emperyalistlerinin de beklentilerinin aksine, Stalin önderliğindeki Kızıl ordu Alman Nazizmini 1945 Mayısında doğduğu topraklarda Berlin’e gömerek savaşa son verdi. Bu savaşta Stalin’in gerek siyasi, gerekse askeri stratejik ve taktik önderliği tüm dünya işçi sınıfı ve ezilen halklar tarafından takdir ve kabul görmüştür. Stalin’in önderliği ve Sovyet devleti ve halkının büyük desteği ile Doğu Avrupa’da halk demokrasileri kurulmuş ve Çin’de devrim emperyalizmin ülkeden kovulması ile zaferle sonuçlanmıştı.

Savaş SSCB’de ekonomik olarak sosyalizmin inşasına büyük bir darbe vurdu. Ancak savaş sonrası Stalin’in ölümüne kadar geçen süreci Stalin önderliğindeki Sovyet halkı çok büyük bir özveri ile çalışarak, sanayi ve tarımsal üretimi tekrar o günkü dünyanın en modern ve teknolojik donanımlı üretimi seviyesine yükseltti. Bu dönemde Stalin gerek partide gerekse ülke genelinde görülmeye başlayan revizyonist görüşlere karşı büyük mücadele verdi. 1951-52 yıllarında yürüttüğü siyasi ve ideolojik tartışmaları “SSCB’de Sosyalizmin Ekonomik Problemleri” isimli kitapta toplanmıştır.

Stalin gerek SSCB halklarının gerekse dünya işçi sınıfı ve ezilen halklarının ve enternasyonal K hareketin tartışmasız lideri olarak tarihte yerini almıştır. Katıksız Marxist-Leninist siyasi ideolojik çizgisi tüm dünya devrimcilerinin ve K’lerinin takip etmesi gereken devrimci çizgidir. Liderliği örnek alınması gereken liderliktir. Stalinist liderliğin gücü, emekçi kitlelerin karşılaştığı sorunların en verimli ve başarılı çözümü için gerekli en önemli, en uygun, en gerekli çabaya yönlenmiş seferberlik ve teşvik edici yönlendirmeye dayanır. Stalinist liderliğin gücü olguların diyalektik analizine, olayları ve verileri kendi içlerindeki gelişmeler, kendi içlerindeki ilişkiler ve çelişkiler temelinde değerlendirme yeteneğine dayanır. Stalinist liderliğin gücü ileriye bakıp geleceği görebilme, gelişmeleri görebilme ve gerekli önlemleri alabilme yeteneğine dayanır. Stalinist liderliğin gücü ihmal ve kusurların acımasız eleştirisine, geri düşenlere destek olmaya, gelişimin önünde engel teşkil eden eski demode unsurların yıkılması ve yeni gelişim için çaba sarf eden yeni, ilerici ve yetenekli unsurlara yardım etmeye dayanır. Stalinist liderliğin gücü emekçi kitlelerin yaratıcı ve tükenmez gücüne en derin Leninist güven ve inancına dayanır.


Bu yazıyı paylaş

Kıbrıs Sosyalist Partisi

İLGİLİ PAYLAŞIMLAR

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *




Enter Captcha Here :

Bunu da okuyabilirsiniz x