28 Eylül tarihinde Ledra Palace toplantısına ev sahipliği yapan TDP’nin genel başkanı Cemal Özyiğit’in yaptığı sunum sonrası KSP genel sekreterinin konuşması;
Sn. Cemal Özyiğit’in sunumu beni hayal kırıklığına uğrattı. Çünkü partisinin ve kendisinin görüşlerinin tamamını ortaya koyacak cesareti gösteremedi! Sn.Özyiğit bir yandan” çözüm kapımızın eşiğinde, bu fırsatı kaçırmamalıyız derken, öte yandan da “Garanti sistemi devam etmelidir” demektedir(Haberal Kıbrıslı gazetesinden alıntı) Böyle bir yaklaşım içindeyken barış fırsatını değerlendirmekten nasıl söz edebiliriz ki?
Biz büyük güçlerin yeni bir oyun peşinde olduklarına inanıyoruz.bu oyunda başrol, ‘barış meleği’ rolüyle Türkiye’ye verilmiştir. Akıncı, barışsever bir toplum lideri görünümü içinde Türk toplumunun başına geçirilmiştir. Ancak dikkatinizi çekerim ki o bu pozisyona getirildikten hemen sonra CTP – DP hükümeti bozulmuş, yerine UBP – DP hükümeti getirilmiştir.
Böylelikle işgal bölgelerinde rejimin bir bacağı,iyi polisi oynayarak barış yanlısıymış gibi davranırken diğer bacağı da barış istemeyen kötü polisi oynamaktadır! Böylelikle Türkiye anlaşma süreci boyunca kendi çıkarları yönündeki gelişmelerin seyrine göre istediği yönde manevra yapabilecek kabiliyete sahiptir. Bu arada Sn. Akıncı da ikide bir Kıbrıs Cumhuriyetine masa altından sopa göstermektedir;
“Bu fırsatı yitirirseniz Kıbrıs’ta Türkiye ile sınır komşusu olursunuz”, “Bu fırsat kaçarsa Kıbrıslı Türklerin kendi geleceklerini belirlemek için yeni seçeneklere yönelme hakları doğar” vs gibi! Belli ki Türkiye Kıbrıs’ta sadece ve sadece kendi çıkarlarını ve statüsünü ileri götürecek bir anlaşmaya razı olabilir. Konumunu geriletecek hiçbir anlaşmaya yanaşmayacaktır.
Bu nedenle,partimiz içinde bulunduğumuz süreçte kullanılabilecek herhangi bir fırsat bulunmadığını tespit etmektedir. Bu süreçte çözüm fırsatları olduğunu söylemek Kıbrıs halkını yanıltmaktan başka bir şey değildir! Sn. Akıncı Kıbrıs Türk toplumunun çıkarları için değil, Ankara’yı temsilen masadadır!
Kıbrıs Halkı Ankara ve Akıncı’nın tuzağına düşmemelidir. Kıbrıs halkı Anglo-Amerikan emperyalizmi ve Ankara başta olmak üzere emperyalist güçlere karşı birleşemez ve kendi geleceklerini belirleyecek etkin bir unsur haline gelemezlerse, Kıbrıs’ta barış ve çözüm gerçekleşemez. Mevcut süreç başarısızlığa uğramaya mahkumdur. Bunlara ek olarak partimiz kapalı kapılar ardında sürdürülen ve her şey olup bittikten sonra bir çoğumuzun okumaya bile olanak bulamayacağı bir anlaşmayı evet veya hayır diye oylamaya da karşıdır.
Tüm görüşmeler tam bir şeffaflık içinde yürütülmeli, Kıbrıs halkı kendi kaderini çizmek isteyen siyasilerin neler konuşup neleri tartıştıklarını an be an bilmeli ve sürece aktif olarak katılmalıdır.Bu yapılmadan gidilecek bir referandumun demokratik bir uygulama olacağı söylenemez. Görüşmelerin derhal halka açık ve şeffaf bir tarzda yürütülmesini talep ediyoruz
Kıbrıs Sosyalist partisi
Merkez Komitesi (a)
Mehmet birinci
Gn.sekreter
