Ekselansları ve Siyasi Partilerin Saygıdeğer Temsilcileri
Birleşik Kıbrıs Partisi bugün “Mülkiyet Sorunu”nu tartışmayı önerdi.
Kapitalist toplumun ön plana çıkan iki ana ayağı vardır. Biri özel mülkiyet, diğeri ise insanın insan tarafından sömürülmesidir. Bu iki ayak aynı zamanda kapitalist-emperyalist toplumun çatışmasının temel ilkeleridir. İnsanın insan tarafından sömürülmesi ve özel mülkiyet olmadan kapitalizm var olamaz.
Kıbrıs’ta son yıllarda ve özellikle son 60-70 yılda tanık olduğumuz şey, emperyalistlerin güç mücadelesi ve kimin kimi sömüreceği ve kimin neye sahip olacağı mücadelesidir. İnsanlar öldürüldü, aileler ve evler yıkıldı, bireylerin malları yağmalandı. 50 yıl önce nüfusun %30’undan fazlası emperyalist çıkarların arzusu ve özel mülkiyet arzusu ve insanın insan tarafından sömürülmesi nedeniyle mülteci haline getirildi.
Kapitalizm bir yandan özel mülkiyetin dokunulmazlığını ve özel mülkiyetin evrensel hukukunu ilan ediyor, hatta bunu İnsan Hakları Beyannamesi’ne bile koyuyor, diğer yandan bu ilkeyi her gün ve her saat ihlal ediyor. Bunu Kıbrıs’ta gördük ve Ukrayna, Filistin, Sudan vb.’de görüyoruz.
Mevcut yağma ve hırsızlık göz önüne alındığında, burjuva hükümetleri Kıbrıs sorununu bu ortamda çözmek için müzakere etmeye çalışıyorlar.
Hangi ilkeye dayanarak?
BM himayesinde, BM’nin beş daimi üyesinin, yani ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa’nın onayıyla iki bölgeli, iki toplumlu federasyon ilkesine…
Bu müzakerelerde Kıbrıslı Türk egemen sınıfların mülkiyet konusundaki pozisyonu ‘iki bölgelilik ilkesi’ ve Kıbrıslı Rum egemen sınıfların pozisyonu ‘insan haklarına saygı ilkesi’dir. Ancak, iki tarafın bu ilkeler hakkındaki yorumları önemli ölçüde farklıdır ve nihayetinde mülkiyet sorununun nasıl çözülmesi gerektiği konusunda uzlaşmaz pozisyonlarına yol açmıştır.
Kıbrıslı Rum burjuvazisinin ‘insan haklarına saygı ilkesi’ adına başarmaya çalıştığı şey, Türkiye Cumhuriyeti ve Kıbrıslı Türk burjuvazisi tarafından belirgin bir tehdit olarak görülüyor. Türkiye Cumhuriyeti ve Kıbrıslı Türk burjuvazisinin gözünde, bu tür hamleler ‘iki bölgeliliği’ baltalamak ve sonunda ortadan kaldırmak için bir tasarımdan başka bir şey değil.
Kıbrıslı Rum burjuvazisi ise, Türkiye Cumhuriyeti ve Kıbrıslı Türk burjuvazisinin ‘iki bölgeliliği güçlendirme’, yani Kıbrıslı Rumların sayısını sınırlayarak kuzey bölgesinde maksimum Kıbrıslı Türk kontrolü sağlama çabalarını, insan haklarına saygı ilkesinin ve özel mülkiyet hakkının açık bir ihlali olarak görüyor.
Bu iki çelişkili bakış açısının konumu, mevcut Kıbrıs müzakerelerinin ana özelliğidir ve mülkiyet konusundaki tüm anlaşmazlıklar bu temel çatışmaya kadar izlenebilir.
Ancak Kıbrıs’ta toprak mülkiyeti araştırılırsa, İngilizlerin iki üssü ve yaklaşık 40 bin Türk askeri ve daha da önemlisi en büyük toprak sahipleri olan Kilise ve Evkaf tarafından toprakların büyük bir kısmının müsadere edildiği görülür.
Bu gruplar bu toprakları nasıl elde ettiler? İnsan haklarına ve özel mülkiyete saygı var mıydı?
Hayır! Tüm bu gruplar bu toprakları zorla ve yağmalayarak elde ettiler!
Küçük hanelerin mülklerini spekülasyon için yağmalayan büyük toprak sahiplerinden bahsetmiyoruz bile. Kapitalist-emperyalist sistem nedeniyle küçük haneler ya süngüyle topraklarını boşaltmaya zorlanıyor ya da iflasa sürükleniyor ya da topraklarını tekelci spekülatörlere yok pahasına satmaya zorlanıyor ya da burjuva devletleri tarafından çıkarılan şüpheli yasalarla küçük mülklerine ilişkin haklarından vazgeçmeye zorlanıyorlar.
Kıbrıs’ın kuzey kesiminin işgali, istilası ve sömürgeleştirilmesinden 50 yıl sonra, Türk, İsrailli, İranlı, Rus, Ukraynalı spekülatörlerin -çoğu Kara Para aklayıcısı- tüm Kıbrıslıların mallarını yok pahasına yuttuklarını ve bunları süper kârlarla spekülasyon için kullandıklarını görüyoruz. Ve adanın güney kesiminde, Kara Para spekülatörlerine ve mafya üyelerine Kıbrıslıların mallarını yağmalamaları için pasaport satıyoruz.
Ve yine de, bu çevreler mülkiyet sorununu müzakerelerle çözebileceklerini iddia ediyorlar.
Kıbrıs Sosyalist Partisi, iki lider arasında BM çerçevesinde yapılacak görüşmeler temelinde gerçekleştirilecek olan “AB üyesi, iki bölgeli, federal Kıbrıs”ın Kıbrıs sorununa bir çözüm getireceğine inanmıyor. Bu, ancak emperyalist partiler arasında geçici bir anlaşma olabilir.
Ancak, böyle bir anlaşma bile ülkedeki ve dünyadaki mevcut koşullar altında mümkün görünmüyor. Kıbrıs sorununa gerçek bir çözüm üretmenin tek yolu, Kıbrıs işçi sınıfının ve emekçi sınıflarının anti-emperyalist mücadeleyle gerçekleştireceği iktidarın kurulmasıdır.
Kıbrıs Sosyalist Partisi, işçi sınıfının öncü partisi olma mücadelesini sürdürürken, siyasi çizgisini vurgulayan komünist programının yanı sıra, küçük burjuva esnaf ve köylülük ile bunların örgütsel organları gibi sınıf ve tabakaların bir ittifakı biçimi olarak Anti-Emperyalist Birleşik Cephe Hükümeti Programını önermektedir.
Kıbrıs Sosyalist Partisi, ülkemiz nüfusunun sınırlı gücü ve diğer dinamikler nedeniyle, Kıbrıs’ta anti-emperyalist güçlerin Anti-Emperyalist Birleşik Cephe Hükümeti’ni kurmak ve korumak için, başta Türkiye, Yunanistan ve İngiltere olmak üzere, tüm bölge ve dünya ülkelerinin anti-emperyalist güçlerinin aktif desteğine ihtiyaç duyulduğunun bilincindedir.
Bu Anti-Emperyalist Birleşik Cephe Programımızın ilkeleri nelerdir?
1. Yabancı güçlerin tüm hak ve taleplerinin iptali ve reddedilmesi.
2. Yukarıda adı geçen emperyalist güçlerle ittifak kurarak Kıbrıs’ın Rum ve Türk halkına ihanet eden büyük burjuvazinin tüm mal ve topraklarının tazminatsız millileştirilmesi.
3. Kilise ve Evkaf dahil olmak üzere büyük toprak sahiplerinin tüm topraklarının ve bu topraklar üzerindeki mallarının tazminatsız millileştirilmesi. Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin askeri üslerinin tüm topraklarının ve bu topraklar üzerindeki mallarının tazminatsız millileştirilmesi. Tüm bu toprakların ve malların, Kıbrıs’taki savaşlar ve soykırımlar sonucu kişisel mallarını kaybeden Kıbrıs’ın Rum ve Türk halkına, topraksız köylülere, evsiz işçilere ve devlet çalışanlarına dağıtılması.
4. Tüm milliyetlerden Kıbrıslıların ulusal hakları garanti altına alınmalı. Rum ve Türk Kıbrıslılar ile diğer tüm etnik azınlıklar arasında ulusal ve dini düşmanlıkları körükleyen tüm örgüt ve faaliyetlerin yasaklanması.
5. Anti-emperyalist birleşik cephe hükümetini kazanacak ve koruyacak olan Kıbrıs işçilerinin ve emekçi kitlelerinin yaşam ve çalışma koşullarını iyileştirmek için gereken tüm önlemler.
6. Kıbrıs işçi sınıfı arasında ulusal-dinsel farklılıklara dayalı örgütlerin kurulmasının yasaklanması ve işçi sınıfı örgütlerinin milliyet-din temelinde bölünmesinin yasaklanması.
7. Zaferden sonra kurulacak olan yeni Kıbrıs’ta bu program için mücadele eden tüm göçmen, yabancı ve kaçak işçilere vatandaşlık hakkı sağlanması.
8. Bu programa uygun olarak tüm vatandaşların yerleşme, hareket ve mülkiyet özgürlüğünün sağlanması.
Yalnızca bu Anti-emperyalist Birleşik Cephe Hükümeti ve programının kurulmasıyla mülkiyet sorunu çözülecek ve Kıbrıs halkına gelecekte garantiler sağlanacaktır.
Kıbrıs Sosyalist Partisi
31.07.2024