Ali Bizden ‘in ‘Türk devletinin güvenliği açısından mahsurlu’ olma gerekçesiyle Türkiye’ye sokulmayarak, seyahat özgürlüğü kısıtlanarak, sabaha kadar nezarette tutulmasını şiddetle kınıyoruz. Hiçbir haklı temeli olmayan bu uygulama Türkiye’deki faşist diktatörlüğün gerçek yüzünü göstermektedir. Bunu görmemek, TC’yi hala daha “güvenilecek liman” görmek aymazlıktan da öte, halkımızı uyutmaktır.
KKTC Cumhurbaşkanlığı basın danışmanı Türk devletine karşı nasıl bir tehdit oluşturabilir ki? Kaldı ki, bu karar alındığında (8 Eylül 2020’de), Ali Bizden KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın basın danışmanıydı. Yani KKTC devletinin bir görevlisiydi. Buna rağmen, TC’nin aldığı bu “giriş yasağı” KKTC makamlarından gizli tutulmuştur.KKTC Türk ordusunun işgali ve fiili idaresi altındaki bir toprak parçasıdır. Bu koşullarda KKTC Cumhurbaşkanlığının Türk devletini tehdit etmesi mümkün mü? Türk devletinin Kuzey Kıbrıs vatandaşlarına karşı nasıl bir entrika peşinde olduğu merak konusudur. Gelişmeler TC’nin Kıbrıs’ta işgalci olduğunu tartışılamaz bir şekilde ortaya koymaktadır. Halkımıza ve aydınlarımıza karşı TC egemenleri tarafından girişilen bu haksız saldırılara karşı direnmekte kararlıyız.
Ankara’daki faşist idarenin bizlere vurmaya çalıştığı boyunduruğa karşı mücadele etmek ancak işgale karşı mücadele etmekle mümkündür. Ülkemizi boyunduruğu altında tutan tüm emperyalist güçleri karşımıza alarak mümkündür. Kıbrıs’ın kuzeyinde demokratik bir düzen olmadığını, militarist bir sömürge yönetimi olduğunu tespit ederek ve buna karşı mücadele ederek mümkündür. Ülkemizde barış ve huzur, işgale karşı Kıbrıs halkının güç birliği içinde yürüteceği ortak mücadelesiyle elde edilebilir.
Yaşasın halkımızın anti-faşist, anti-emperyalist mücadelesi!
KSP MK
