Yaşamak en basit ve en değerli insan hakkıdır. Bu hakkı tehdit edenler kimin yaşamını tehdit ederlerse etsinler insanlık düşmanı suç isledikleri için anında tutuklanmalı ve gerekli cezaya çarptırılmalıdırlar.
15-20 Temmuz 1974 olaylarının 46.yılında, Sosyal medyada, sözde KKTC’nin seçilmiş cumhurbaşkanı ve Kıbrıs Türk Toplumunun sözde lideri Sn. Akıncı’ya yönelik yoğun ölüm tehditleri yapıldığına tanık olduk.
Şahsım ve partim, Kıbrıs Sosyalist Partisi, adına bu tehditleri kınadığımızı buradan açıkça beyan ediyorum.
Bu tehditlereler değildi tehdit laflamaları bizce secim oyunudur. Birileri sayın Akincı’yı seçtirmek için secim oyunu oynuyorlar. Ama bu isin oyun tarafı. İşin gerçek veya değil yasamı tehdit etmek yönü bizim burada ele aldığımız konudur. Oyun olarak bile böyle bir şey yapmak insanlık düşmanı suçtur!
Sayın Akıncı’nın yaşamını gerçek veya sahte olarak tehdit edenlerin bir gün bile dışarıda kalması onların isledikleri suça sözde de olsa sorumlu olan makamların ortak olması anlamına gelmektedir. (Şener Levent’in demesine göre bu tur suç ortaklıklarını KKTC Cumhurbaşkanı makamında oturan Sayın Akıncı da bolca yapmış! “Bir defa Ölürüm” başlıklı makale)
İşin bir de şu yönü var!
Cumhurbaşkanı cumhurbaşkanıdır. İyi kötü, doğru yanlış. Gerçek sahte…Cumhurbaşkanı cumhurbaşkanıdır. Hiç kimseyi ölümle tehdit edememenin yanında, bir de cumhurbaşkanlarını asla öldüremezsin. Sadece ulusal kanunlarda değil uluslararası kanunda da yasaktır bu! Bir adam bir ülkenin cumhurbaşkanı. Ona dokunamazsın. Yasak! Mesela Türkiye Cumhurbaşkanı’na ölüm tehdidi yaptın. Anında tutuklanırsın. Sadece Türkiye’de değil. Dünyanın herhangi bir ülkesinde bile olsan o ülkede anında tutuklanırsın. Öyle olmalı mi? Kesinlikle! Hem bir ülkenin cumhurbaşkanını ölümle tehdit edeceksin hem de adın şanın bilinir etrafta dolaşacaksın! Olamaz böyle şey!
Bizim cumhurbaşkanını açıktan tehdit ediyorlar ve de tehdit eden beyefendiler etrafta dolaşmaya devam ediyor. Ne tutuklama kararı çıkıyor ne de soruşturma! Ne KKTC’de bir kımıldama var ne de TC de! Ne İngiltere’de, ne de Yunanistan’da! Kıbrıs Cumhuriyeti de hadi cumhurbaşkanı demiyor, haklı haksız, ama istese en azından; ‘bizim Türk toplumu liderimizi hangi cüretle tehdit ediyorsunuz?’ deyip uluslararası tutuklama kararı çıkarabilir!. Ya BM? O görüşmelerle adada barışı sağlayacak olan ve Kıbrıs sorununu çözecek olan BM? O anında bu isi yapabilir, ve de uluslararası mahkemeler!! Hani Hague de filan var! Ama hiçbirinden tik yok! Timsahlar şarıl şarıl ağlıyor, bunlarda bir damla göz yaşı yok! KSP bile olmaz böyle şey diyor, bunlarda tik yok!
Herhangi bir ülkede herhangi bir cumhurbaşkanını ölümle tehdit edenlerin anında tutuklanması gereklidir. Fakat öyle bir devirdeyiz ki adamlar Irak’a gidip cumhurbaşkanını idam ediyorlar. Libya’ya gidip cumhurbaşkanını sokak ortasında katlediyor, ardından da
Televizyonlarda “gittik gördük öldürdük, hah hah hah” diye dalgalarını geçiyorlar- Hillary Clinton, insan haklarının baş savunucusu hanımefendi, yanındakiler ondan da çok insan hakki savunucusu! Ne demezsin derler bizde!
Emperyalist ABD aynen böyle yapıyor! Uluslararası hukuku çöpe atıyor. Ülkelerin cumhurbaşkanlarını katlediyor. Birileri de ABD ”ye uymayı, ABD gibi olanlara, mesela AB’ye uymayı iyi is yapmak olarak ilan ediyor.
Et et. Gülme komsuna gelir başına!
Bir ülkenin cumhurbaşkanı iyi olmayabilir. Bu, o ülkenin halkını ilgilendiren bir konudur. Başka bir ülkenin buna müdahale etme hakkı yoktur. Hele de yalandan mazeretlerin ardına sığınarak!
Bir de su sorun var tabii ki:
KKTC’nin ve KC’nin cumhurbaşkanları, bu unvanı hak etmek için yapmaları gerekeni yapmıyorlar. Böylelikle de ne cumhurbaşkanı olabiliyorlar ne de toplum lideri! Kıbrı’ın, Kuzeyinde veya Güneyinde Cumhurbaşkanı olmak isteyen kişi, biz garantörüz diyen NATO kafa, mermer kafa olan İngiltere, Türkiye ve Yunanistan’a ve onları garantör olarak kabul eden tüm ülkelerle BM’ye uluslararası hukuku hatırlatmalıdır. Ulusların ve ülkelerin haklarını hatırlatmalıdır. Tüm bunları garantörlük vb diyerek ve de ülkeleri işgal ederek ülkelerde üsler kurarak ülkelerde iç ve diş savaşlar çıkararak ayaklar altına alan ülkelere ve kuruluşlara resti çekmek zorundadırlar.
Kıbrıs’ta bunu yapmayan ne cumhurbaşkanı olabilir ne de toplum lideri!
KSP olarak bu basit gerçeği seslendirdiğimizde sayın Akıncı “ne yani devrim mi yapalım?” diyor.
Onun etrafındakilerin tümü de böyle diyor. Sadece sözde KKTC dekiler değil, sözde
KC’deki (evet sözde KC’deki!) tüm “hükûmetler” ve “muhalifler” de böyle bir duruş sergiliyor.
Sen cumhurbaşkanı olmak için yapılması gerekeni halkına anlat. Devrim ise devrim! Öyle yapmazsan iste böyle bu türden cumhurbaşkanı olursun olursunuz!
“İlgili yerlere gerekli bildirimleri yaptık, ama bir ise yarar mı bilemiyorum” dersin! Çünkü güvenebileceğin ne polisin var, ne askerin ne hukukun, ne de uluslararası hukukun! Ama yine de bu sistemi güven altına almak için tamı tamına o türden cumhurbaşkanı olmak için her haltı yer ve ülkene ve halkına ihanet edersin. Uluslararası hukuka da ihanet eder yani tüm dünya halklarına ihanet edersin.
Tüm burjuvalar iste böyle bir alem oluyorlar bugünlerde!
Kıbrıs’ın halkı Kıbrıs’ın isçileri önderliğinde birleşecek. Tüm ülkelerde tüm ülkelerin isçileri ve halklarıyla da birleşecek. Hem kendinden ve hem de tüm lüklerin isçileri ve halklarından aldığı güçle ülkelisinin ve halkının haklarını ve kanununu hem de uluslar arasındaki hakları ve kanunları da koruyacak ve uygulayacak.
Sayın Akıncıya sağlıklı ve uzun ömürler dileriz!
İnsanların hayatını tehdit eden her katil adayının da tutuklanmasını dileriz!
Mehmet Birinci
